Aşk Basit Bir Tesadüf Olabilir Mi?

Aşk Basit Bir Tesadüf Olabilir Mi?
Partnerinizi neye göre seçtiğinizi biliyor musunuz? Belçikalı Psikolog Bruno Humbeeck, dört katlı ev teorisiyle aşkı anlamanın ve korumanın yollarını anlatıyor.Evrenin temelinde bulunan karşıt güçlerin çatışması ve buluşması...

Partnerinizi neye göre seçtiğinizi biliyor musunuz? Belçikalı Psikolog Bruno Humbeeck, dört katlı ev teorisiyle aşkı anlamanın ve korumanın yollarını anlatıyor.

Evrenin temelinde bulunan karşıt güçlerin çatışması ve buluşması teorisi tıpkı iyi-kötü, güzel-çirkin ya da doğru-yanlış dengesi gibi eril-dişil birlikteliğini de zorunlu kılıyor. Biri, diğerinin yokluğunda tam ve bütün olamıyor. Peki “eş”ler hangi kıstaslar doğrultusunda belirleniyor? Bazen yıllardır birlikte olduğumuz kişiyi neden seçtiğimizi sormadan edemiyor; bulaşık yıkayan, sabah yanında uyandığımız, gece horlayan ya da evlilik yıl dönümümüzü unutan erkekle yan yana ne yaptığımızı düşünmeden duramıyoruz. Kısaca neden “onun” yanındayız da aslında çok daha “seçilesi” “diğeri”nin değil!

Belçikalı Psikolog ve Araştırmacı Bruno Humbeeck, “Bon Choix Amoureux, La Force de L’inconscient” (Aşkta Doğru Seçim, Bilinçaltının Gücü) kitabında dört farklı bilinçaltından söz ediyor, aşkın bodrumdan tavan arasına uzanan bir nevi yol haritasını çiziyor ve her birinin diğer yarımızı seçerken ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. İlişkilerin hızlıca tükenmesinin, kadınların yalnızlıktan şikayet etmelerinin ardında aslında Humbeeck’in sözünü ettiği bu dört farklı bilinç katlarında yaşanan çıkmazların bulunduğunu öne sürebiliriz. Humbeeck katlarında yolculuk yaptıkça aşkın kodlarını çözecek, sağlam bir ilişkinin sırlarına ereceksiniz.

BİYOLOJİK BİLİNÇALTI VE CİNSEL ÇEKİM

Aşk ilişkisini eve benzeten ve her katı (bodrum-giriş katı-birinci kat ve çatı) farklı bir bilinçaltıyla açıklayan Belçikalı Psikolog Bruno Humbeeck’in teorisini anlamak için öncelikle en alt kata, bodruma girelim. Burası tüm biyolojik mekanizmnın; fiziksel çekim, tutku, şehvet ve cinselliğin adresi. Humbeeck, “İleride yaşanacak cinsel ilişkinin de habercisi ilk öpücük önemlidir. O an hayal kırıklığına uğrarsanız zaten devam etmezsiniz. Dokunma, sarılma, koklama ve tüm duyuların işe karışmasıyla en tepe noktasında yaşanır tutku” diye anlatıyor bodrum katını. Birçok aşk ilişkisinin cinsellikle başladığını biliyoruz. Ama ilişki sadece seks boyutunda kalıyorsa, siz de Humbeeck teorisindeki giriş katına çıkamıyor, bodrumdan ileri gidemiyorsunuz. Aşkın “bodrum”unda yaşayanlar, kısaca biyolojik bilinçaltıyla hareket edenler düzenli ve sürekli ilişki kuramıyor, yeni bedenlerin peşinde farklı “bodrum” katlarında “ıssız insanlar” halinde geziniyorlar.

Nasıl aşık oluyoruz?Nasıl aşık oluyoruz?

PSİKOLOJİK BİLİNÇALTI VE BAĞLANMA

Cinselliğe zamanla duygular ve aşkın katılmasıyla çift bodrumdan giriş katına çıkıyor. Humbeeck, “Bilinçli olarak bunun farkına varmasak da tutku bizi yakar, çalışmayı ve sosyal yaşamı engeller. Dolayısıyla vahşi ‘bodrum’un ehlileştirilmesi gerekir” diyor. Kişiler bazen kara sevdaya düşmeden de aşık olabilir ve bağlanabilirler ama ilişkinin tutkuyla da beslenmesi ve sürekli olması için çiftlerin bodrumla birinci kat arasında akışkan geçişi sağlamaları, biyolojik ve psikolojik bilinçaltlarını tatmin etmeleri gerekir.

SOSYAL BİLİNÇALTI VE BENZERLİKLER

Ruh ikizinizi bulduğunuzdan eminsiniz, yatakta sizi göklere çıkarıyor. Aşk deseniz, o da var. Onu özlüyor, sürekli görmek istiyor ve duygu patlaması yaşıyorsunuz. Peki doğru kişi o mu? O çok aşık olduğunuz ve sizinle ölesiye sevişen erkeğin çorbasını içerken çıkardığı sesten tiksindiğinizde neden şaşırdınız? Ya da birlikte gittiğiniz bir davette giydiği kıyafet neden onu ötekileştirdi gözünüzde? Çünkü onunla aynı sosyal çevreye ait değilsiniz, çünkü farklı bir kültürde yetiştirilmişsiniz ve zıt kutuplar değil benzer uçlar birbirini çeker kuralı işler. “Sınıf habitus”uyla (sınıfsal bilinç) hareket ettiğiniz için onu snob ya da basit bulabilirsiniz. Sosyal kodların öne çıktığı, ortak değerlerle güçlenen birinci kat, yani aşk evinin üçüncü bölümü sınıfsal farklılıklardan dolayı çatırdayabilir. Kısaca seçimlerinizi yaparken sadece tutku ve duygu seline kapılmamalı, içselleştirilmiş sosyal filtrelerin de varlığını hesaba katmalısınız.

HAYALİ BİLİNÇALTI VE ORTAK ZEVKLER

Siz romantik filmlerden hoşlanıyorsunuz, partnerinizse aksiyon türlerini tercih ediyor. Siz sokağa çıkıp eğlenmeyi ve sosyalleşmeyi seviyorsunuz, sevgiliniz evde oturmayı yeğliyor. Humbeeck’in “hayali bilinçaltı” olarak tanımladığı dördüncü katta (çatı katı) ortak referans ve zevkler devreye giriyor. İmgelerle, hatıralarla ve birlikte yaşanacak paylaşımlarla zenginleşen hayali bilinçaltı da partner seçimlerinde önemli.

Şimdi aşk evinin dört farklı katını tanıdığınıza göre ilişkinize istediğiniz yerden başlayabilir, eve ister çatı penceresinden ister bodrum kapısından girebilirsiniz. Seçiminizi çoktan yaptıysanız hayal kırıklığı yaşamak yerine dört katlı aşk evinizi sağlamlaştırmaya çalışmak ve katlar arası iletişimi sağlamak çok daha mantıklı bir senaryo. Aşkın sadece tesadüfler zinciri olduğu yanılsamasına kapılmayın, bilinçaltının gücüne inanın ve dört katlı aşk evinizin her katında dolu dolu yaşayın!

“DNA KODLARI PARTNER SEÇİMİNİ NASIL ETKİLİYOR?

”Mucize” ve “Oysa Işık Hep Vardı” adlı kitapların yazarı, Kişisel Gelişim Uzmanı İpek Cihan Bilgin, genetik faktör ve geçmiş yaşamların da eş seçmede etkili olduğunu anlatıyor. “Kadın ya da erkek, yaşam partnerini, ruh ikizini çok değişik dinamiklere göre seçebilir. Öncelikle geçmiş yıllara ait deneyimler çok önemli. Örneğin lise yıllarında aşık olduğunuz birini iş hayatına atıldıktan sonra hiç beğenmeyebilirsiniz. Çünkü o süreçte yaşadıklarınız, kişiliğinizdeki değişimler ve hayatla ilgili deneyimleriniz sizi farklı biri yapmış olabilir. Aynı nedenle, evlendikten sonra çiftlerin uyumu bozulabilir ve birliktelikler son bulabilir. Yaşam partnerini seçerken öne çıkan bir diğer faktör de genetik mirastır. Aileden miras aldığımız DNA kodları beğeniler ve seçimler üzerinde önemli rol oynar. Örneğin ailesinde müzisyen bir akrabaya sahip kişi müziğe duyarlı bir partner seçebilir. Kısaca karşı cinsle ilgili beğenilerde genetik aktarım gerçeğini kabul etmek gerekir. Seçimlerimizi ve beğenilerimizi aslında bütünlük içinde ele almak daha doğru olacaktır. Yani kişi genetik miras, kültürel yapı, aile ve çevresinde gördükleri, kendini geliştirerek hayatına kattıklarıyla seçimlerini bütün halde yapar. Birçok kombinasyondan oluşan bir kişi bu kombinasyonlara uyan bir diğer kişiyi seçer.“

Hürriyet